Tüketicilerden Faiz Dışında Alınan Masraflara Ait Değerlendirme

BDDK TARAFINDAN 21.08.2014 TARİHİNDE “FİNANSAL TÜKETİCİLERDEN [1]FAİZ DIŞINDA ALINACAK ÜCRET, KOMİSYON VE MASRAFLARA İLİŞKİN USÛL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİK TASLAĞI” HAKKINDA D

1-       6502 Sayılı Tüketicilerin Korunması Hakkında Kanunun 4 maddesine dayanarak bu yönetmelik taslağı hazırlanmış kamuoyu görüşüne sunulmuştur.

Madde 4-

(3) Tüketiciden; kendisine sunulan mal veya hizmet kapsamında haklı olarak yapılmasını beklediği ve sözleşmeyi düzenleyenin yasal yükümlülükleri arasında yer alan edimler ile sözleşmeyi düzenleyenin kendi menfaati doğrultusunda yapmış olduğu masraflar için ek bir bedel talep edilemez. Bankalar, tüketici kredisi veren finansal kuruluşlar ve kart çıkaran kuruluşlar tarafından tüketiciye sunulan ürün veya hizmetlerde ise tüketiciden faiz dışında alınacak her türlü ücret, komisyon ve masraf türleri ile bunlara ilişkin usul ve esaslar Bakanlığın görüşü alınarak bu Kanunun ruhuna uygun olarak ve tüketiciyi koruyacak şekilde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından belirlenir.[2]

 

Tüketici Hukuku, tüketicileri haklarını koruma gayesindedir. Bu nedenle kuralları tek taraflı emredici olarak ifade ettiğimiz üzere tüketicilerin lehine olan hükümlere riayet edilmesi zorunludur. Gönül isterdi ki kanun koyucu sınırları dahi belirleyici olsaydı ve bir takım kurumlara tüketicilerin hakları üzerinde etkili olacak yetkiler verilmemiş olsaydı. 

 

 

2-      Tüketicilerin özellikle bu yönetmelikten beklentisi, bankaların ücret takdiri hakların kısıtlanması, banka sözleşmelerini müzakere edebilme imkânı bulunmayan tüketicilerin korunması idi. 6502 sayılı Kanun yapım çalışmalarından bugüne tüketiciler samimi bir şekilde haklarının daha çok koruma altına alınacağı umudunu taşıdı. 6502 Sayılı Kanun yürürlüğe kısa bir süre önce girmiş olup, tüketicilerin bankalarca mağduriyet yaşatan haksız kesintiler hakkında kanun yargı içtihatları ve uygulamayı dikkate alarak ilkeleri koymuştur. Fakat BDDK’ya faiz dışında yapılabilecek kesintileri belirleme yetkisi vermek suretiyle vermiş olduğu hakkı dolaylı olarak geri aldığı kanaatindeyiz.

 

a.      Bu yönetmelik yıllardır tüketicilerin Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerine veya Tüketici Mahkemelerine başvurmak suretiyle şikâyetçi oldukları haksız kesintileri artık meşru hale getirmiştir. BDDK’nın ifadesiyle “finansal tüketiciler” yıllardır dosya masrafı, kredi kartı yıllık üyelik ücreti vs. ödemekte olup verilen hukuk mücadelesi sonucunda bankalar bu haksız kesintileri iade etmek zorunda kaldı. Ve ne yazık ki bugün BDDK, Tüketicilerin haklarını koruma iddiasıyla kendisine verilen ilk yetki de köşeye sıkmış bankaların haksız kesintierini meşru hale getirmiştir.

 

b.     Taslağın 10’ncu maddesine göre “Finansal tüketicilere kullandırılacak krediler için kredi ihtiyacının karşılanmasına olanak sağlayan sistemin işletilmesi ve operasyonel süreçlerin yönetilmesi amacıyla alınan tahsis ücreti dışında, istihbarat ücreti, kredi işlem fişi ücreti, ödeme planı değiştirme ücreti, değişken taksitli ödeme planı ücreti gibi her ne ad altında olursa olsun başkaca bir ücret talep edilemez. Kredi tahsis ücreti, kullandırılan kredi anaparasının binde beşini geçemez. Kurul, gerekli gördüğü hallerde bu sınırları artırmaya ve azaltmaya yetkilidir.”[3]

 

Kredi tahsis ücreti şu an için 5/1000 olarak gösterilmiştir. Fakat arttırmaya ve azaltmaya BDDK yetkilidir. Bu oran ne kadar istikrarlı olabileceği Türkiye şartlarında tahmin edilememektedir.  Artık bankaların çeşitli adlar üretmesine gerek kalmamış olup BDDK tarafından belirlenen orana uygun olmak şartıyla istediği miktarda talep edebilecektir.

Ekspertiz ücretleri bakımından ise, azami sınır üçüncü kişiye ödenen bedel olmaktadır. Tüketici, banka ile üçüncü kişi arasındaki sözleşmeyi bilmesi, maliyetini bilmesi beklenemez. Dolaysıyla banka ile eksper arasında yapılan eksper ücretinin ne olduğunu banka ispat ile mükellef olup, sözleşmede yazsa bile gerçeği yansıtmadığı ölçüde tüketiciyi bağlamayacaktır. Farklı bankalarca eksper ücretleri arasında önemli miktarda farklılık olmaktadır.

6502 sayılı kanun öncesi dönemde, Yargıtay, önüne gelen uyuşmazlıklarda bankaların tüketici kredileri ve kredi kartlarında tüketicilerden talep edilebilecek masrafların;

• Haklı

• Makul

• Belgeli

Olması gerektiğine, bu üç koşuldan birinin bulunmadığı durumlarda, konuya ilişkin sözleşme koşullarının haksız şart oluşturmakta olduğuna karar vermekteydi. Fakat bunca zamandır uygulana gelen tüketici kredilerinde dosya masrafı, kredi tahsis ücreti, kredi açılış komisyonu vs. adlar altında alınan ücretlerin haksız kesinti oluşturduğu yönündeki emsal kararı bu yönetmelikle ortadan kaldırılmıştır.

 

c)        Bankacılık faaliyetleri esas itibariyle paradan para kazanma üzerine kurulu olup, bankaların faiz alması gayet doğaldır. Faiz ile mevduatı nemalandırmak suretiyle büyük gelirler elde etmektedir.

 

6502 sayılı kanun, MADDE 25- (1) Belirli süreli tüketici kredisi sözleşmelerinde faiz oranı[4] sabit olarak belirlenir. Sözleşmenin kurulduğu tarihte belirlenen bu oran tüketici aleyhine değiştirilemez.

(2) Tüketici kredisi sözleşmelerinde, akdî faiz, efektif yıllık faiz veya kredinin toplam maliyetinin yer almaması durumunda, kredi tutarı faizsiz olarak sözleşme süresinin sonuna kadar kullanılır. Efektif faiz oranı[5], olduğundan düşük gösterilmişse, kredinin toplam maliyetinin hesaplanmasında esas alınacak akdî faiz oranı, düşük gösterilen efektif faiz oranına uyacak şekilde yeniden belirlenir. Bu hâllerde ödeme planı, yapılan değişikliklere göre yeniden düzenlenir.[6][7]

Fakat faizde tüketiciye karşı asgari ve azami sınırlar net olarak konulmamıştır.

 

 

c)     Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz yıllarda elektrik faturalarında kayıp- kaçak bedeli adı altında kesinti yapılmakta olup, tüketicilerin dikkatini çekmiş ve yapılan kesintilerin iadesi yönünde Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerine yoğun başvurular olmuştu.[8] Daha sonrasında ise EPDK almış olduğu karar ile kayıp- kaçak bedelinin alınabileceğini belirterek bu haksız kesinti de meşru olmuştu.[9]

 

Önümüzde ki günlerde BDDK yapacağı yönetmelik değişikliğiyle bugün bankalar aleyhine olan kararları, yarın tüketici aleyhine dönmesini sağlayacak kadar elinde yetkiyi toplamış bulunmaktadır.

 

SONUÇ OLARAK, BİRÇOK HUKUKA AYKIRILIK TAŞIYAN VE TÜKETİCİLERİN HAKLARINI KORUMASIZ HALE GETİREN BU YÖNETMELİK TASLAĞININ YÜRÜRLÜĞE GİRMESİ HALİNDE ERŞEN&KARAOĞLAN HUKUK BÜROSU OLARAK TÜKETİCİLER ADINA HER TÜRLÜ HUKUKİ YOLA BAŞVURACAĞIMIZ KAMUOYUNA SAYGI İLE DUYURULUR.

 


[1] Yönetmelik Taslağı Md. 4/ d) Finansal tüketici: Kuruluşlar tarafından sunulan ürün ve hizmetlerden ticari veya mesleki olmayan amaçlarla faydalanan tüketiciyi,

[2] Hükümet Gerekçesi: Asli edim, yan edim ve sözleşmeyi düzenleyenin kendi menfaati doğrultusunda yapmış olduğu masrafların neler olabileceğine ilişkin açıklamalar yukarıda kapsamlı biçimde yapılmıştır. Ancak, bankacılık işlemlerinde asli edim, yan edim, sözleşmeyi düzenleyenin kendi menfaati doğrultusunda yapmış olduğu masraflar konusunda karara varmak çok da kolay olmayacaktır. Bankacılık işlemlerinde asli edim, yan edim ve sözleşmeyi düzenleyenin kendi menfaati doğrultusunda yapmış

olduğu masrafların neler olduğunun bankacılık sektörünün düzenleyici kurumu olan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından belirlenmesinin mevzuatı uygulayacak olanların işlerini kolaylaştıracağı ve çıkabilecek yorum farklılıklarını engelleyebileceği düşünülmektedir. Bu nedenle, bankalar, tüketici kredisi veren finansal kuruluşlar ve kart çıkaran kuruluşlar tarafından tüketiciye sunulan ürün veya hizmetlerde tüketiciden faiz dışında alınacak her türlü ücret, komisyon ve masraflar ile bunlara ilişkin usul ve esasların Bakanlığın görüşü ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından belirleneceği hüküm altına alınmıştır.

[3] EK-1

1. Bireysel Krediler

   1.1. Tahsis Ücreti

   1.2. Ekspertiz Ücreti

   1.3. Taşınır ve Taşınmaz Rehin Ücreti, adı altında kesintiler yapılabilecektir.

 

[4] TBK- MADDE 88-“ Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir.

Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz.”

Kanuni faiz oranının, 1/1/2006 tarihinden geçerli olmak üzere yıllık % 12’den % 9’a indirilmesi 19/12/2005 tarihli ve 2005/9831 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kararlaştırılmıştır.

TBK yer alan faiz kısıtlamalarının tüketici kredileri ve konut finansmanı kredileri için de geçerli olacağı kabul edilecek olunur ise gecikme faizinin belirlenmesinde TBK m.120 hükmünün dikkate alınması gerekecektir. TBK md. 120:

“Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. (3095 sayılı kanun)

 

Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz.

Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.”

[5] Efektif faiz oranı, kredinin toplam maliyetini esas aldığı için akdi faize göre her zaman daha yüksektir. Bu açıdan, kredi verenlerin müşteri çekmek için bu oranı düşük göstermesi olasılığı vardır. Efektif faiz oranı olduğundan düşük gösterilmişse, kredinin tüketici için toplam maliyetinin hesaplanmasında esas alınan akdi faiz oranı, efektif faiz oranına uyacak şekilde indirilir. Efektif yıllık faiz oranı, kredinin tüketici için toplam maliyetinin, kredinin yıllık yüzde değeri olarak ifadesidir.

Basitleştirilmiş bir örnek verilecek olursa: tüketici 100 birim kredi almış ve akdi faiz yıllık %15 ise geri ödemesi gereken 115 birimdir. Ancak akdi faiz oranı dışında, komisyon ve masraflar sonucunda fiilen tüketicinin geri ödemesi gereken meblağ 125 ise efektif faiz oranı %25’dir. Efektif faiz oranı kredinin tüketici için toplam maliyetini esas aldığı için, akdi faize göre her zaman daha yüksektir. Bu açıdan kredi verenlerin müşteri çekmek için bu oranı düşük göstermesi ihtimali vardır. Bunun tespit

edilmesi halinde tüketiciye bildirilen efektif faiz oranı esas alınır. Yani tüketiciden daha fazla ödemesi talep edilemez. Onun yerine akdi faiz oranı efektif faiz oranını tutturacak şekilde aşağıya çekilir. Örnekte, kredi veren efektif faiz oranını 100 birim kredi için %25 olmasına rağmen %20 olarak göstermişse, yapılacak olan akdi faizi aşağıya çekmektir. Tüketici toplamda 120 birim geri ödeyecektir. Bunun on birimi masraf olduğu için geri kalan 110 birim (faiz+kredi) olacak, yani tüketici krediyi

%10 faiz ile kullanmış olacaktır. Ödeme planı da, değişen duruma göre yeniden düzenlenecektir.

[6] Karş. Konut finansmanı sözleşmesi, faiz ve faiz oranı kararlaştırılmaması durumu. Diğer bankacılık işlemleri bakımından azami akti ve gecikme faiz oranları özel olarak mevzuatta hüküm altına alınmıştır.

[7] Akdi faiz kararlaştırılan bir sözleşmede temerrüt halinde anaparaya eklenerek temerrüt faizi işletilebilir.TBK121 hükmü buna delalet eder. Bu nitelikteki faiz alacağına temerrüt/gecikme faizi uygulanıp uygulanamayacağı tereddüt uyandırmaktadır. Çünkü mademki bu alacaklar anapara alacağa dönüşmüştür, bu alacağa temerrüt/gecikme faizi işletilmesinin mümkün olduğu, bunun bileşik faiz yasağı kapsamına girmeyeceği iddia edilebilir.

[8] Daha detaylı bilgi için:

http://www.tbmm.gov.tr/komisyon/dilekce/belge/kararlar/d24/gkcetvel6.pdf

[9] Yargıtay 7.Hukuk Dairesi 2013/628 esas sayılı ve 2013/14409 karar sayılı 12.09.2013 tarihli kararı

Özeti: Dava elektrik abonelerinden tahsil edilen kaçak kayıp bedeli hakkında verilen tüketici sorunları hakem heyeti kararının itirazen kaldırılması istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, elektrik faturalarına yansıtılan kayıp kaçak bedelinin tüketiciden alınıp alınamayacağı hususundadır. Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesi gereğiparakende satış

lisansı sahibi dağıtım şirketlerinin tarifeleri uygulayıp uygulamama ve kayıp-kaçak bedelini tahsil edip etmeme gibi bir insiyatifi bulunmamaktadır. Tarifelere uyma yükümlülüğünün bir gereği olarak kayıp-kaçak bedeli parekende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer almaktadır. EPDK kararı iptal edilmedikçe tüm tüketicileri bağlar. Tüketici sorunları hakem heyetinin itiraza konu kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekir.


Diğer Haberler